1 Haziran 2016 Çarşamba

Toprağa Değmeden Teknolojiye Değen Eller

  
          Teknoloji dünyamıza modern dönem ile birlikte girmiştir. Berman, ‘Modernlik-Dün, Bugün ve Yarın’ isimli yazısında modern dönemi üç grupta inceler. Bunlardan ilki; kabaca 16. Yüzyılın başlarından 18. Yüzyıl başlarına dek uzanan bir dönemdir. İnsanlar, modern dünyayı algılamaya yeni başlamışlardır, onlara neyin çarpmış olduğunu anlayamazlar. Umutsuzca, el yordamıyla uygun kelimeleri bulmak için çırpınırlar; deneyim ve umutlarını paylaşabilecekleri modern bir kamu ya da camianın ne olabileceği konusunda pek fikirleri yoktur. İkincisi, 1790’ların büyük devrimci dalgasıyla başlar. Fransız devrimi ve onun etkileriyle büyük modern bir kamu, bir anda ve dramatik bir şekilde doğuverir. Bu kamu, devrimci bir dönemde ; kişisel, toplumsal ve siyasal yaşamın her boyutunda altüst oluşlar ve patlamalar doğuran bir çağda yaşıyor olma duygusunu paylaşmaktadır. İnsanların zihinlerinde iki ayrı dünya görüşü vardır. Bunun nedeni olarak insanlar, geleneksel toplumla modern toplumu ayrımı yapmalarıdır. Hala bir yerlerde geleneksek yaşamı devam ettiren insanlar bulunmaktadır. Bu içsel ikilik olsa da insanların gönlü modern dünyada bulunmaktan yanadır. Modern dönemin sonuncusu olan 20. Yüzyılda ise modernleşme süreci neredeyse küresel bir boyuta ulaşmıştır. Özellikle dünya kültürü olan sanat ve düşünce alanında önemli sanatsal ürünler verilmiştir. Öte yandan modern kamu, büyüdükçe sayılamayacak kadar çok özel dillerde konuşan bir sürü parçaya ayrılır. Sayısız, bölük pörçük şekillerde ele alınan modernlik düşüncesi canlılığından, tınısından, derinliğinden çok şey kaybeder. Örgütlenme fikri ve eylemi insanların hayatlarına bir anlam verme yetisini yitirir. Bunun sonucunda insanlar modernliğinin köklerinden kopmuş bir modern çağın ortasında kendisini buluverir. Modern hayat ile tanışmamız, onu benimsememiz ve son olarak içinde bulunduğumuz modernliğe yabancı oluşumuz üç aşağı beş yukarı Berman’ nın yorumladığı şekilde gerçekleşir.
           Modern hayat ile tanışma evresinden sonra, modernliği besleyen unsurlardan söz etmek yararlı olacaktır. Bilimsel bilgiyi teknolojiye dönüştüren ve yeni insan ortamı yaratıp eskilerini yok eden bilimsel keşifler, tekelci ve iktidar mücadelesi yaratan sanayileşme, insanları yurtlarından ve toprağından koparıp bir arada kümeleşerek yaşamaya zorlayan demografik altüst oluşlar, hızlı ve çoğu kez sarsıntılı kentleşme, dinamik bir gelişme içinde birbirinden çok farklı insanları ve toplumları birbirine bağlayan kitle iletişim sistemleri, her an güçlerini arttırmak için çabalayan ve gittikçe güçlenen ulus-devletler, özellikle siyasal ve ekonomik alanda kendilerine de hak ve özgürlük sağlanmasını talep eden insanlar yani kitlesel toplumsal hareketler, insanı-toplumu-kurumu bir araya getiren ya da getirmeye zorlayan kapitalist dünya pazarı. Berman, bu unsurların toplamını ‘modernleşme’ diye tanımlamaktadır. Bu yazıda bizi ilgilendiren kısmı özünde toplamıdır. Her bir olay, hareket yada durum birbirini takip eder. Yaşanan tarih, domino taşları misali birbirini izlemektedir. bu tarih, bizlere teknolojiyi getirmiştir. Ancak, insanlığa sunulan bir hediye birden, ansızın olmamıştır. Ufak ufak, küçük parçalar halinde insanlığın bilincine yerleştirilmiştir.
             Modern dünyanın yaşamamıza getirdiği teknoloji; ilk başlarda dünyaya girip sonralarında evimizin kapısını çaldığı ve en son avucumuzun içine aldığımız bir oluştur. Yazının genelinde teknolojinin getirdiği olumsuz koşullar anlatılmakla birlikte, yiğidi öldürüp hakkını yememek için teknolojinin nimetlerinden bahsetmek olanaklı olacaktır. Teknolojinin insan hayatına girmesiyle birlikte açıktır ki insan yaşamı kolaylaşmıştır. En basit örnek  olarak gösterilebilecek şey haberleşme olanağıdır.  Araya mesafe girdikçe farklı dünyalardaymış gibi ulaşım zorluğu yaşayan insanların yaşadığı bir dönem olmuştur. Bu geleneksel topluma aittir. İnsanların birbirinden haber alması için ateş yakılıp dumanla iletişime geçilen bir dönem olmuştur. Bu gerçektir. Şimdi teknoloji çağında düşünen bir insan olarak bu durum efsanevi boyutlarını düşünmeye başladık. Daha sonraları mektup ile aylarca yol gözledi insanlar. Daha sonra telgraf. Sonrasında telefon. Dünya teknolojinin hızına yetişememeye başladı. Aslında iyi oldu. Ancak insanlar bu güzellikleri faydalı bir şekilde kullanamadığı aşikardır.
             Yazının amacına geri dönüldüğünde teknolojisinin getirisi olan olumsuzluklardan bahsetmek faydalıdır. İnsanlar teknolojiyi takip etmeye mektup, telgraf, telefon gibi araçlarla başlar. Ancak modern hayatın hızıyla birlikte medya araçları şekil değiştirir. Kitap, dergi, gazete gibi araçlar insan hayatında yer bulur. Bunlar eski medya araçlarıdır. Özünde bunların insana bir zararı yoktur. Faydalıdır fakat zahmetlidir de. Çünkü bir kitabın, derginin yada gazetenin oluşması ve insana ulaşması kolay değildir. İnsana ulaşması zaman alır. Dünyada yaşanılan olaylar, haberler an ve an verilemez. Bu imkansızdır. Ancak yeni medya araçları ile birlikte insan artık farklı bir boyuttadır. Karl Marx’ ın tabiri ile modern zamanların yeni icadı, makineler olduğu kadar ; yeni insandır. Yeni medya araçları yani; bilgisayar, internet, akıllı telefonlarla insanlar tarihte yaşamış insanlardan farklı bir konumdadır. Teknolojiyi ve özellikle yeni medya araçlarını faydalı kullanmaktan ziyade onu kötü gayeyle kullanmanın etik bir boyutu da vardır. İnsanlar bilgisayar ve internet ile tanıştığından beri arkadaşlık kurmak yerine, aile ile vakit geçirmek yerine zamanlarını daha doğrusu hayatlarını bu araçlarla geçirdiği bilinmektedir. Arkadaşlarımızla uzun zamanlardan sonra buluşup bir yere oturduğumuzda yaptığımız şey sohbet edip hatır sormak yerine elimize akıllı telefonları alıp onun içine gömülmektir. Kafenin internet şifresini aldığımız zamandaki mutluluk görülmeye değerdir. Böylesine yaşantının sonucunda insanlar haliyle sanal kimlik belirleyecek döneme gelir. Günlük hayatlarında düşüncesini savunamayan daha ötesinde bir düşüncesini dile getiremeyen insanlar, İnternet sayfalarında Romayı yakacak düzeye gelmiştir. Herkes sağcıdır, herkes solcudur, herkes akçıdır, Herkes karacıdır. Düşünceleri bellidir. Ancak uzağa değil, başımızı pencereden dışarı çıkarttığımızda insanlar özünde kimliksizdir. İşte, etik yönü tam da burada başlar. İnsanlar edindikleri bu sanal kimlikle birlikte sosyal ağlarda kendilerini göstermeyi amaç edinir. Ötesinde bu kendini gösterme durumunu hayat felsefesi haline getirir. Arkadaşlık, yeni ilişkiler adı altında farklı muhabbetler oluşur. Yeni medyanın sınırsızlığıyla beraber insanın saklısı kalmaz. Michel Faucault’ un yazdığı ‘Hapishanenin Doğuşu’ adlı eserde tam da bu etik yön ortaya konulmaktadır. Faucault, insanların gözetlendiğini bir hapishane hatta şehir mimarisi yapımında kullanıldığını gözler önüne serer. Ortasında gözlem kulesinin bulunduğu ve tüm mahkumların aynı uzaklıktan izlenebildiği ancak hiçbir mahkumun birbirini göremediği gibi gözetleyeni de göremediği yapılar tarihte inşa edilmiştir. Aynı şekilde bir şehir inşa edilirken de bu uygulamayı mimaride döken devletler de olmuştur. Şimdi bu durumu günümüze uyarlayınca durum pek farklı değildir. Facebook, twitter, swarm gibi onlarcası bulunan sosyal ağlar vardır. Hepsisin özelliği farklıdır tabi. Biri konum bildirir, biri ne düşünüyorsun butonu vardır, bir diğeri fotoğraf vs. paylaşır. İşin tuhafı insanlar bu durumdan memnundur. Foucault’ un eserine geri döndüğümüzde benzerliğinden ziyade bu durumun farklılığı ise, tarihte ‘gözetlenen’ insan modeli varken günümüzde ‘hem gözetleyen hem de gözetlenen’ insan modeli vardır. Etik konusuna gelince iki tarafta razıdır. Bu medya araçlarını faydalı tarafından tutup kullanmak varken insanoğlu içindeki kötülükle zararlı tarafı seçer. Haber okuma, bilgi toplama, kendini geliştirme, iletişim kurma-çıkarsız- gibi faydalı olacak taraf zorunlu olmadıkça ya da merak uyandırmadıkça insanoğlu için gerekli değildir. Günümüzün insanı daha doğrusu yeni insanı da gözünü açarken teknolojinin içine düşüyor. O minik eller de toprağa çamura girmeden tabletlere, bilgisayarlara, akıllı telefonlara dokunuyor…

0 yorum:

Yorum Gönder

 

3ayrıtelden Template by Ipietoon Cute Blog Design