Toplumun hakim olduğu değer ve zihniyet ölçüleri
olarak kültürel unsurlar, belli tutum ve davranışların oluşmasını doğrudan
etkilemektedir. Girişimci edimler için kültürün verileri büyük önem
taşımaktadır. Girişimciler de üyesi oldukları kültürden bağımsız, ondan ayrı
bir konumda değildirler.
GİRİŞİMCİLİK
VE TOPLUMSAL YAPI
Sosyal yapılara egemen değerler o toplumdaki insan
ilişkilerine, yaşama biçimlerine ve düşünme sistemlerine yön verirler. Her
sosyal yapı, belli insan tipi, düşünme ve yaşama tarzı, nasıl ve ne şekilde
davranılacağına ilişkin kalıplaşmış modeller sunar. Böylelikle birey,
çoğunlukla, onay görmüş davranışlar içine girerek toplumca kabul görmüş bir kişilik
haline gelir. Eğitim, politik
sistem, aile, din, hukuk vb. kurumlar, tipik davranış kalıpları ve düşünme
biçimleri üretirler ve toplumsal pratiklere yön verirler. Bu kurumlar arasında
kişilik oluşumunu etkileme açısından aile, belki de en başta gelenidir.
Özellikle ataerkil aile yapılarında, ailenin etkisi, anne babanın sıkı denetimi
ve itaat kültürü çok daha belirleyicidir. Bu yapılar genelde dışa kapalıdırlar
ve geleneksel güçten dolayı, aile üyeleri alışıldık, benzerlik üzerine
temellenmiş ilişkiler kurarlar. Bu yapı içinde yenilikçiliğe açıklık, bireysel
başarıyı hedeflemek, dinamik, üretken, risk almak gibi girişimciliğe özgü
değerler teşvik görmez.
Dolayısıyla geleneksel aile düzeni, anti girişimci tiplere açıklık gösteren bir sosyal
ünite olma özelliği gösterir. Toplumdaki hakim sosyal ilişki biçimleri de,
girişimciliğe açıklık ya da kapalılığı belirleyebilmektedir. Girişimcilik, aile
ve akrabalık bağlarına dayalı yüz yüze, samimi sosyal ilişkiler yerine, daha
çok ikincil, rasyonel ve resmi nitelik taşıyan sosyal ilişki yapısından
beslenir. İktisadi faaliyetler toplumun kurumsal çatısı içinde
gerçekleşmektedir. Ve yine iktisadi
etkinlikler; toplumun dini, politik, kültürel yapısı tarafından düzenlenmekte,
bu koşullar girişimcilik üzerinde birincil rolü oynamaktadırlar. Buna göre toplumsal yapıların, girişimci eylem
kalıplarının ortaya çıkmasında belirleyici olduğunu belirtir. Öyle ki
geleneksel toplumlar girişimci eğilimleri baskılarken, bireyci toplumlar bunu
teşvik eder ve geliştirirler. Türk toplumu da bu çerçevede daha çok geleneksel
ya da kamucu bir toplum görüntüsü vermektedir. Türk toplumu genelde, cemaat
bağlılığı yüksek, bireyciliğin gelişmediği, kişisel değer ve girişimci
faaliyetlerin zayıf olduğu bir sosyal dokuya sahiptir. Bu toplum daha çok bürokratik
özellik gösterir. Girişimci güdüler ile girişimci benlik ve kültürel kalıpların
oluşmasının önünde toplumun örgütlenme tarzı büyük bir engeldir.
Özetle:
Girişimcilik; daha çok bireyci/özgürlükçü sosyo- kültürel
yapılarda kök salmaktadır. Bu yapılar, düşük sosyal denetim ve özgür kültüre
açıklık gösterdiklerinden bireyler, kendilerini serbest bir şekilde ifade etme imkânı
bularak kişisel potansiyellerini geliştirme şansına kavuşurlar. Dolayısıyla,
toplumun yapısal özellikleri girişimciliğe açıklığı ya da kapalılığı
belirleyebilmektedir denebilir.
0 yorum:
Yorum Gönder